DİĞER
"Tanır tanımaz anlamıştım farklı bir insan olduğunu. Hoca-öğrenci asimetrisini takmayan, kişisel zevkleri olan, iki cümleyle kocaman konulara hâkimiyetini belli eden, muhatabı kim olursa olsun nezaket ve saygıyla yaklaştığını belli eden biri vardı karşımda."
"Aydın hoca kendi kafasının işleyişine sizi de ortak ederdi, siz de sonuçtan memnun kalırdınız. Öncesinden daha açık zihinle yaşamaya devam ettiğinizi hissederdiniz. Bir sosyal bilimcide olması gerektiği kadar sorgulayıcı, eleştirel ve takipçiydi ama çok azında olduğu kuvvette bir sezgiye sahipti ve bilgiye dayanan sezgiye de hep güvenirdi, inanırdı."
"Bir akademisyen ve aydın olarak görüşlerini ifade etmek, toplumsal oluşmalar hakkında düşünceleri dile getirmek onun için pozisyonu gereği doğal ve olağandı. Aydın Uğur nispeten popüler alanda veya daha geniş bir çevrede kültür üstüne düşünen ve yazan birisi olarak belirmişse de, onları aşacak biçimde bir toplumsal bilimci olarak davranmıştır."
"Aydın Uğur’un evine misafir olduğum o gün, o günden sonra yazılmaya başlayacak alternatif biyografimin ilk günüydü. O yüzden, Aydın Uğur’un bendeki değeri fazlasıyla özneldir. Bir entelektüel olarak değeri ise fazlasıyla nesnel bir gerçekliktir, şahitliğime ihtiyacı yok. Belki çok fazla kitap üretmemiştir, evet, ama derlemesini Mete Tunçay’la birlikte yaptığı o devasa Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi bile tek başına bu değeri ispata yeterlidir."
"Aydın Uğur’un öyle ya da böyle temas ettiği, hayatını değiştirdiği pek çok insan var. Ben de bu insanlardan biriyim. Yıllara yayılan akademik hayatından ve uzun idarecilik geçmişinden bahsetmek bana düşmez, bu işi başkalarına bırakıyorum. Ben daha ziyade çalışmalarımı ve hayattaki duruşumu etkilemiş olan üç özelliğini öne çıkarmak istiyorum. İlki şu: Aydın Hoca için bilgi üretimi öncelikle kamusal bir hizmet anlamına gelir. İkinci özelliği: İnce işçilik! Üçüncüsü de bütüncül bakış..."
“Neden Bach bu denli önemli? İskender Savaşır’ın ifadesiyle, ‘Çünkü Bach’ın neredeyse her eseri, tek ve kişisel bir üslubun tezahürü değil, belirli bir alanda, uzun bir gelenek boyunca denenmiş bütün üslupların, araştırmaların, teknik olanakların kendine özgü ve emsalsiz bir sentezi.’”
"Kitabın editörü Lebriz İsvan sunuş yazısına ‘Ev bir hikâyedir’ diye başlamış. Evet, öyledir ve o hikâyenin de bin bir türlü yazılış şekli var, bunlardan biri de dili dağıtmak olabilir; mesela Latife Tekin’in yıllar önce gecekonduları anlatmak için Berci Kristin Çöp Masalları’nda dili gecekondulaştırdığı gibi... Velhasıl, ‘ev’in metaforik ve reel anlamlarını araştıran diyalojik bir ‘ev nedir’ derlemesi bu. Derlemeden çok da buluşma gibi."
"Bizcileyin kimileri, şimdi bulabildiği her olanakla, var olduğu her yerde savaşı sürdürmekle yükümlü" diyordu 1983'te Türkiye Postası'nda; "boyun eğmeden, sinmeden, yılgınlığa kapılmadan… Mahpushanede, işkence masasında, kaçakta, göçekte, sürgünde… Her olanağı cimrice değerlendirerek, her zaman dilimini sonuna kadar kullanarak savaşmak… Ötesi boş laf, gevezelik.”
"Dün eşim Jülide seni anarken, 'Aydın’ın konuşurken karşısındakini rahatlatan bir üslubu vardı, bence en önemli özelliği de buydu' dedi. Bu mektubu, biraz da senin üslubunu taklit ederek yazmaya çalıştım. Becerebildiğimi sanmıyorum, zinhar yanına bile yaklaşamadım, bu nedenle affet."
Ebru Erbaş Aysel Bora'yı uğurlarken son sözü Bora'nın yayın dünyasından sevenlerine bırakıyor: Ayça Sezen, Korkut Erdur, Maya Arıkanlı Özdemir, Melike Karaosmanoğlu, Mert Tanaydın, Saadet Özen, Sosi Dolanoğlu, Tomris Alpay, Yiğit Bener.
"Ebru Thwaites Diken altı filmlik örneklemini Türkiye toplumunun tarihsel, kültürel ve toplumsal gelişmeleriyle bağdaştırarak bir sinema sosyolojisi çalışması yapmış. Bu incelemenin odak noktasını gösteri kavramı oluşturuyor; böylelikle siyaset ve din olgularının gösteriyle ilişkisi ortaya konuyor."
“Emeğe, dayanışmaya, mücadeleye ve umuda dair belleklerde taşınan öykülerin, anıların, tanıklıkların kaybolup gitmesini istemedim. Çünkü belleklerde taşınan tarih, taşıyanın ömrüyle var olabiliyor. Ben Türkiye ‘68’inin ihmal edilmiş aktörleri işçilerin, onların son derece kıymetli olan yaşam öykülerini görünür, bilinir hale getirmeyi amaçladım.”
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.